VII- YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDEN ÇIKARILMA ÖNCESİ YAKLAŞIM

Koroner Yoğun Bakım Ünitesinden Çıkış

Komplikasyon olmayan akut miyokard infarktüsünde hastanın yoğun bakımda tutulması genellikle primer ventriküler fibrilasyon korkusuna bağlıdır. Akut miyokard infarktüsünden sonra primer ventriküler fibrilasyon riski ilk 24 saatte logaritmik olarak azalır. Komplikasyonsuz seyreden vakalarda, yoğun bakımda 3 günden fazla kalma gereksinimi yoktur. Santral monitör masası olan ve 24 saat aritmi takibinin yapılabildiği telemetri ünitelerine sahip hastanelerde yoğun bakımda kalış süresinin komplikasyonu olmayan vakalarda 24 saatten fazla olmasına gerek yoktur. Keza miyokard infarktüsünün diğer akut komplikasyonları özellikle şok, ilk 24 saatte gelişeceğinden risk bakımından da ihtiyati olarak hastayı yoğun bakım ünitesinde tutmak mutlak gerekli değildir.

Yoğun bakımda gereksiz yatış hastanın erken mobilazasyonu bakımından olumsuz olabileceği gibi, yoğun bakım yataklarının verimli bir şekilde kullanılmasını da önlemektedir. Miyokard infarktüsü şüphesi ile hastaneye yatırılan, ritmi ve hemodinamik durumu stabil olan hastalar, ufan non-Q Mİ hastaları direkt olarak telemetri ünitesine (step-down ünitesi) kabul edilebilirler.

 

Hastane İçi Aktivite Programı

Son 20 sene içinde komplikasyonsuz miyokard infarktüs hastalarının aktivite derecesi önerilerinde çok büyük değişiklikler olmuştur. Komplikasyon olmayan bir miyokard infarktüsünün 24 saatten daha fazla yatakta kalmasına gerek yoktur. Yoğun bakım ünitesinden çıktıktan sonra aktivitenin arttırılma hız ve derecesi miyokard infarktüsünün ağırlığına ve beraber bulunan diğer hastalıklar ve komplikasyon faktörlerine bağlıdır. İlk aktivite yatak kenarında lazımlık kullanımı veya oda içinde yakın bir tuvalet varsa tuvalet kullanımı olabilir. Pasif hareketle, özellikle alt ekstremitlerin pasif hareketlerine yoğun bakımdan çıkılan gün başlanabilir. Hastane içinde ambulasyon hastanın toleransına göre tedrici olarak ve nisbeten çabuk arttırılabilir. Komplikasyonu olmayan olgular genellikle hastaneden 7. günde taburcu edilebilirler. Taburcu edilmeden önce koridorda yürüyüş zamanları 10-15 dakikaya kadar çıkarılabilir. Aktivitelerin arttırılması sırasında kalp hızı ve arter basıncı cevabı ve telemetride aritmiler gözlenmelidir. Egzersiz programı hastanın cevabına göre özellikle ortostatik hipotansiyonun olup olmaması, aritmi, göğüs ağrısı ve dispne varlığına göre düzenlenir.

 

Hasta Eğitimi

Yoğun bakımdan çıktıktan sonra ve ambülasyonun arttırılması süresince koroner arter hastalığı hakkında bilgi, koruyucu yöntemlerin önemi, taburcu olduktan sonra evde aktivite derecesi ve planlaması hemşire ve yardımcı personel tarafından sağlanmalıdır. Koroner arter hastalığı hakkında bilgi temin eden broşürler, özellikle koruyucu önlemlerin izahı ve vurgulanması hasta eğitiminin önemli parçasını teşkil eder. Bu safhada hastaya iyi diyet eğitimi sağlanmalıdır. Neler yenmemesi gerektiğini belirten kısa bir liste bu yönden genellikle yeterli değildir. İmkanı varsa bir diyet uzmanının hastaya ve evde yemekten sorumlu olacak kişiye önerilen diyeti ve pratik diyet önlemlerini etraflı şekilde açıklaması gerekir. Çıkarılma öncesi stratejinin önemli bir bölümü, uzun süreli rehabilitasyon, psikolojik tedavi ve aktivite programlarının hasta taburcu olmadan evvel başlatılmasıdır (uzun süreli tedavi bölümüne bakınız).

 

VIII- AKUT MİYOKARD İNFARKTÜSÜ SEYRİNDE KORONER ANJİYOGRAFİ VE DİĞER İNVAZİF GİRİŞİMLER

AMİ seyri sırasında acil anjiyografi ve takiben primer PTKA (veya diğer girişimler) ile, başarılı veya başarısız trombolitik tedavi sonrası anjiyografiyi ayrı tutmak gerekir. (Erken dönemde primer tedavi olarak anjiyografi ve PTKA için IV. bölüme bakınız). Trombolitik tedavi yapılsın veya yapılmasın, genel oarak hastane içi dönemde koroner anjiyografi endikasyonları şunlardır:

  1. İnfarktüs sonrası angina pektorisi olan veya devam eden tüm hastalara,
  2. Devam eden iskeminin objektif delillerinin olduğu hastalara,
  3. Erken revaskülarizasyonun daha yararlı olacağı düşünülen sol ventrikül sistolik disfonksiyonu olan hastalara,
  4. Spontan olarak veya en küçük eforla bile ortaya çıkan miyokard iskemisi bulgusu gösteren hastalara,
  5. AMİ seyrinde MY, VSD, yalancı anevrizma veya sol ventrikül anevrizması gibi ciddi komplikasyonların nihai tedavisine karar verme için,
  6. Uygun tedaviye rağmen hemodiamik durumun bozuk olduğu ve devam ettiği hastalara, koroner anjiyografi hastane dönemi içinde yapılmalıdır.

 

Ayrıca:

  1. AMİ sebebi olarak aterosklerotik-trombotik oklüzyon dışında başka sebepler; örneğin koroner embolizm, koroner arter spazm, hematolojik ve metabolik diğer hastalıklar gibi farklı nedenlere bağlı olduğu düşünülen hastalara,
  2. Yüksek risk özellikleri gösteren hastalara (önceden baypas operasyonu geçirmiş olan hastalar, reinfarktüslü hastalar, sol ventrikül EF %40’ın altında olan hastalar, refrakter kalp yetersizliği olan hastalar ve malign ventriküler aritmileri olan hastalar) yapılması genellikle uygundur.
  3. Q oluşmamış tüm hastalara hastane döneminde anjiyografi yapılabilir.
  4. Tedaviye rağmen malign ventriküler aritmileri olan, hastanede bu durumun açıkça devam eden iskemiye bağlı olduğu gösterilmese de aniyografi yapılabilir.

Bu endikasyonların dışında, revaskülarizasyonun çeşitli sebeplerle zaten düşünülmediği, yapılamayacağı hastalara ve trombolitik tedavi sonrası PTKA yapmak için rutin olarak tüm hastalara anjiyografi yapmak gereksizdir.

 

Trombolitik Tedaviden Sonra Koroner Anjiyografi Endikasyonları:

Başarılı trombolitik tedaviye rağmen, koroner arterde hala ciddi derecede rezidüel darlık kalmaktadır. Bu darlık üzerinde tekrar trombüs oluşumu reoklüzyona, reinfarktüse ve ölüme de sebep olabilir. Bu nedenle birçok hekim, trombolitik tedavi sonrası kalan rezidüel darlığı açmak amacı ile anjiyografi ve takiben PTKA’yı uygun görmektedir. Bununla birlikte, durumu değerlendirmeye yönelik çalışmalar, başarılı veya başarısız trombolitik tedaviden hemen sonra veya hastanedeki subakut dönemde yapılan anjiyoplastinin yararlı olmayıp, aksine komplikasyonların daha fazla olduğunu göstermiştir.

A- Trombolitik tedavinin başarısız olduğu grupta:

  • Yaygın infarktüs alanı varsa
  • Tıbbi tedaviye rağmen ağrısı devam ediyorsa
  • Hemodinamik bozukluk varsa, şok gelişmekte ise anjiyografi yapılmalıdır.

B- Trombolitik tedavinin başarılı olduğu hastalarda:

  • Ağrı ve ST yükselmesi tekrarlarsa koroner anjiyografi yapılmalıdır.
  • Başarılı trombolitik tedavi sonrası, klinik ve laboratuvar bulguları ile iskemi saptanmaz ise veya infarktüs alanı küçük ise rutin anjiyografi yapılmamalıdır.